24 Ocak 2013 Perşembe

hadi şaşırt beni!

hayat upuzun bi yol. bu yolda yanımızda yer alan insanlar... kimilerinin gelişi bizi çok heyecanlandırıyor. sanki hep yanımızda yer alacaklarmış gibi geliyor. oysaki bencillik insanoğlunun hamurunda var. insan anlayamıyorki aralarındaki şeyin sadece çıkar ilişkisi olduğunu. şimdi bunları yazıyorum ama içindemde geçiriyorumki lütfen ve lütfen beni şaşırtın. bi ömür yanımda yer alın. arayın sorun nasılsın diyin. hadi beni şaşırtın!

23 Ocak 2013 Çarşamba

ma premiere fois...

Aşkım,
Yarın uzun bir yolculuğa çıkıyorum. Üzgün olsam bile mutlu ve sakin hissediyorum kendimi. Bilinmeyenden korkmamayı bana öğrettiğin için. Öğrendim ki zayıflıklarımızı dışa vurmak bizi daha güçlü yapıyor. Aşktan korkmamak gerektiğini öğrendim seninle Zack, ben yaşamayı öğrendim. Seni çok özleyeceğim. Yinede biliyorumki birgün tekrar beraber olacağız. Ne kadar zaman sonra olduğunun hiçbir önemi yok. Seninle çok uzun bi süre beraber olacağız. Bu arada sana kokumu ve karanlıktan asla korkmaman için bu feneri bırakıyorum. Yanlız kaldığın her an, yanında olamadığım her an seni bekliyorum; seni seviyorum...
    
                                                                                                 Yıldıızın Sara



12 Ocak 2013 Cumartesi

anahtarlar...

merhabalar. evet durdum durdum durmadan yazasım geliyor şimdide. pinterest, whatzup, twitter derken dedim bir resimlere bakayım. ha bu arada A.'ya mesaj atmamak için kendimi zor tutuyorum. bir resim ki onu şuanda yan tarafta görmektesiniz bu yazıyı yazmama neden oldu. Bu arada ipadde yazmak çok eğlenceliymiş onu farkettim. Her kapının bi anahtarı ver. Evlerimizin anahtarları var, odalarımızın var, kumbaralarımızın var mesela, sonra günlüklerimizin var. Hemen hemen herkesin kilitli bir günlüğü olmuştur. Bazılarının sayfalarıda kokulu olmuştur. Yani yazmaya başlarız birkaç gün hevesle ama sonra sıkılırız yazmaktan. Onun için ben artık sadece özel,güzel geçen günlerimi yazmaya karar verdim. Neyse dönelim konumuza. Anahtarlar... Benim anahtalara karşı bi takıntım var bence. Mesela annem,babam ve kardeşimin isimlerinin yer aldığı bir anahtar dövmesi yaptırmak istiyorum ama bakalım beli bambaşka birşeye karar verebilirim. Mesela kalbimizin anahtarı. Evet birisi tam olarak kilide oturacak anahtara sahip fakat şöyle birşey varki o doğru anahtar gelene kadar birçok kişi gelip anaharlarıyla kapıyı zorluyorlar. Bu zorlamalar sırasında biz onların kilide uygun olduklarını düşünüyoruz.O kapıyı açmaya çalışırken biz onun ayaklarının altına tüm benliğimizi,duygularımızı seriyoruz. Belki uzun zaman geçiyor bu esnada tabi yıpranmalarda çok fazla oluyor. Yanlış anahtarla gelen kişi kilidi açmaya çalıştığı ile kalıyor. Sonra gidiyor... Ardına bakmadan kilide,gönle zarar verdiklerini farkettirmeden. Bir yanılgı belki bir yanılgı daha.. En sonunda doğru kişi kilide tam olarak oturacak anahtarla geldiğinde kilit aşınmış yıpranmış oluyor. Ve belkide biz onun aslında "O" olduğunun farkına bile varamıyoruz. Neyse umarım ben sen ve o yanılgıya düşmezler. Biliyorum uzun zamandır doğru anahtarı tutan seni bekliyorum. Lütfen geldiğinde öyle bi gelki anlayabileyim senin "O" olduğunu. Yanında bi sürü anahtarla gel;çünkü ben birsürü hayal kurdum bununla ilgili. O hayalleri öyle dipsiz bucaksız mutluluk, huzur ve aşk içinde gerçekleştirebileceğimiz anlarımız olsun. Mesela bi anahtar beni seninle mükemmel bi akşam yemeğine götürsün, başka bi anahtar bizi unutulmaz bi yurtdışı tatiline götürsün, sonra sana ellerimle hazırladığım bi kahvaltıya götürsün birbaşkasıda... Tabi bunların hepsi sağlıkla olsun hep bizimle. Sevdiklerimizle yanyana, annelerimiz-babalarımızve kardeşlerimizle. Bütün bunlar olsun. Doğru anahtarla gelen sen ol. Ve yanında bisürü anahtarla gel... Hayallerim, hayallerimiz gerçek olsun... Beni sana ve hayallerime yaklaştıran hergün bian önce geçsin... Seni çok özlüyorum...

vedalar

Uzun zaman sonra yine ben... Bugün artık uzunluktan uzayamayan ve yıpranan saçlarıma veda ettim. Ve hayatımda başka şeylere de veda etmem gerektiğini farkettim.Bazen vedalar yeni başlangıçlar getirir. Hayatınızda şimdiye kadar nelere veda ettiniz. Eşyalar, kopup giden dostluklar ama en sonsuza giden ölümlerdir herhalde. Evet bişeylere veda ettiğime göre bence yeni başlangıçlar yapmalıyım hayatımda. Mesela finallere çok ama çok çalışmalı not ortalamamı yükseltmeli ve amerikada başlıyacak olan yeni hayatımı temellerini sağlam atmalıyım. Bu hayatımda acaba kimlere yer olacak? Zamanla bulacağız bu sorularımın cevabını. Kimbilir neler yaşayacağım bu sorularıma cevap ararken.. Ahh bide zırhımın altındaki beni görebilecek SENİ bulsam. Bence artık gelmeli ve kimsenin dokunmadığı gibi dokunmalısın kalbime.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

bağlanmayacaksın.

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

CAN YÜCEL

27 Temmuz 2011 Çarşamba

ilk aşk.

insan dediğimiz doğar büyür ölür. tabi hayat dediğimiz şey bu 3 kelime kadar basit değil. o kadar çok duygu sığdırır ki içine nice heyecan mutluluk keder gözyaşı. bu duygulardan belki en safı en temizidir ilk aşk. daha o kadar saf o kadar temizdir ki duygular. insan asla kötülük düşünemez sevdiği için. karşılıklı olsada olmasada. 
benimkini sorarsanız buldu. O benim küçük dünyamın kahramanı oldu. daha 7 yaşındaydık. tabi bu duyguları birbirimize itiraf etmemiz yaklaşık bi 5 yılımızı aldı. ve o gün asla unutmam okulun karşısındaki pastanede dondurma ısmarlamıştı bana ve demişti sevdiğim sensin diye. sınıftaki bütün kızlar O’nu severken O beni seçmişti. dünyalar benim olmuştu tabiî ki. şimdi hatırlayınca sadece bi tebessüm bırakır yüzümde ama o zamanlar kalbim ağzıma getirirdi. Çünkü O da beni seviyodu. ve ortaokulda da aynı okula devam ettik O’nla. birbirinden güzel yada kötüydü o yıllar  şimdi düşününce karar veremiyorum. okuldan kimse bilmiyodu tabi kimse bizim sevgili olduğumuzu. okuldan çocuklar sorarlamış O’na bu kız kim güzelmiş diye nasıl köpürürmüş sonradan anlatmıştı kocaman kahkahalar atmak istedim ama içime attım tabi o zamanlar. tabi haftasonlarıda aynı dershaneyede gittiğimizi göz önüne alırsak bütün günlerimiz beraberdi. ayrıldığımız zamanlar ki bu ayrılıkların sayısı çok fazlaydı. hep beraberdi günlerimiz bazen öldürmek bile isterdim onu. bide kızlarla kıskandırmaya çalışması felan ne kadar sinir bozucuydu. neyse gel zaman git zaman liselide olduk. O beyaz üniformalarını çekti üstüne ama ben onu hiç öyle görmedim. görmek istermiydim bilmiyorum. lisedeyken de bi kere barıştık oda boşluktan kaynaklanıyodu ama oda pek uzun sürmedi. sonra öğrendimki liseye yeni başladığımızda ilkokuldan 2 tane arkadaşımla sevgili olmuş. şimdi derseniz ilkokuldan başka bi kızla sevgili ve yaklaşık bir yıl kadar olucak. ve O şimdi başkasının başkasının kalbinde kalbi elinde eli. ama biliyorum sende beni asla unutamazsın çünkü ilk aşk unutulmaz. Hep mutlu ol.

26 Temmuz 2011 Salı

merhaba.

daha önce yazdıklarımı hep kendime sakladım.paylaştıklarımda oldu elbet ama bana özel olsun istedim onlar. daha sonra özel olan insanlarla paylaştım yada belki özel olduklarını sabdıklarımla. sonra anladımki içimi dökmem gereken aslında benden çok uzakta belkide bana çok yakında olan kişilermiş. bu yaz çok uzaklara gittim ve o zaman yabancı blogları takip etmeye başladım. sonra geldim ülkemde neler oluyo dedim yani önceden yapmam gerekeni sonradan yaptım geçte olsa yaptım. ve şimdi hergün olmasa da sevinçli, kederli, yanlızken, arkadaslarla paylasılan unutulmaz anları, uzun geceleri, kısa günleri,hadi bide burdan yak, yok artık buda mı varmış, bu ülke nereye gidiyor dediğim zamanları sizinle paylasmaya karar verdim. merhaba